2015. bay bay canım.

“İnsan yaşarken değil, yaşadıklarını yorumlarken akla ihtiyaç duyar.” demiş Dücane Cündioğlu.

Buyrunuz; yaşadık bir koca yılı daha ve işte sonuna geldik. “Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım” volume 37.. Bir yılla daha helalleşmek üzere: merhaba yazı, merhaba ben, elveda 2015, selam 2016..

Birbiriyle taban tabana zıt iki yarıyıldan ibaret benim gözümde 2015.
İlk altı ay: topuklu, toplantılı, telaşlı, şaşkın, temkinli.. bildiğin “kurumsal”..
İkinci altı ay: özgür, sakin, stressiz, serseri.. bildiğin “bohem”..
Koca yıl değişmeyen tek şey: memleket cephesindeki ahval ve şerait ve bana hissettirdikleri.. -bunu direkt pas geçiyorum müsaadenizle..-

2015’in bir bölümünden diğer bölümüne geçerken, ben de daha önce hiçbir senede olmadığım kadar değişmiş olabilirim. Karakter ve özle ilgili bir değişimden bahsetmiyorum.. Bahsettiğim daha çok şöyle şeyler; kendime ve çevreme yaydığım enerji, hissettiğim hissettirdiğim duygular, isteklerim ve onları gerçekleştirme biçimlerim, küçük çemberimin içine aldığım kabuğumu kırıp yumuşak halimi görebilen insanlar ve onlara olan yaklaşımım..

Nitekim aynı yıla iki ayrı hayat biçimini sığdırmayalı çok uzun zaman olmuştu, yılın ikinci yarısı benim için üniversite yıllarındaki yaz tatili gibiydi 🙂 Bu zaman dilimindeki genel modumu aslında bir arkadaşım çok güzel betimlemişti geçende:
“Ojeni sür, unutma. Katlı, hareketli kesilmiş saçlarını hafif dağınık bırak. Hafif bir makyaj. Aslında uzun uzadıya uğraşılmış, ama hiç umursanmadan çıkılmış gibi at kendini sokağa. Özgürsün, tadını çıkar :)”

Bu tadını çıkarma hali güzeldi.. adım adım yaz mevsiminin gelişini ve gidişini; yaprakların renk değiştirişini ve yeşil-sarı-kızıl-kahverengi her halini; meltemi, lodosu, poyrazı, ayazı; okyanusu, denizi, gölü; mahalleleri, semtleri, sokakları yudum yudum içtim.. pek de güzel oldu..

Bugünlerde yepyeni bir yılı, hayatımda yepyeni bir bölüm açarak karşılamaya hazırlanırken heyecanlıyım. 2015’ten yanıma alacaklarım şunlar olacak, bu heyecana eşlik etmek üzere;

– Sahip olduğun her şeye, nefes aldığın her ana şükret..
– Sevdiklerine sımsıkı sarıl, hiç bırakma.
– Aklının bir köşesinde hep tut ki “baki kalan bu boş kubbede bir hoş seda imiş” (dev söz)
– İyi insanlar her zaman her yerde birbirini bulur ve o insanların arasında kurulan güçlü bağlar koşullar ne olursa olsun kolay kolay kopmaz, bunu unutma.. -ki zaten hayat sana bunu unutturmaz cancağzım :)-
– Unutmak demişken, Küçük Prens’te de bahsi geçtiği üzere “büyümek değil unutmaktır asıl problem..” Büyümekten korkma, unutursan ürk kendinden..
– Müziğe, edebiyata, sanatın en sevdiğin hallerine ilgini hiç eksiltme, senden miras kalacak en mühim şey bunlar sayesinde oluşturduğun damak tadı olacak.
– Nerede duracağını, nerede daha da gitmen gerektiğini, kendini nasıl koruyacağını bil, daha da çok bilmeye çalış.
– İçindeki heyecanlı kız çocuğunu hep ışıl ışıl tut, gözlerinin içinde parlayan O’nun ışığı olsun.

Böyleyken böyle..

2016, bekliyorum seni.

Tüm yaşarken “sadece” yaşayanlara selam olsun.. Yorumlayan aklınıza sağlık her daim 🙂

Son olarak 2015’ten bana kalan müzikler.. buyrun buradan yakın..

Lana Del Rey – High by the Beach

Sam Smith – Writing’s on the Wall

Ellie Goulding – Love Me Like You Do

David Gilmour – The Girl in the Yellow Dress

Imany – Don’t Be So Shy

Sia – California Dreamin’

Can Gox – Haydar Haydar (bu yıla ait değil ama bu yıl en çok dinlediğim kategorisinde 1 numara olduğu için..)

Kaan Tangöze – Bekle Dedi Gitti (Çizik)


Posted

in

by

Tags: