Home / Kent Kedisi / bir yengecin dolunayla imtihanı
13 June, 2014

bir yengecin dolunayla imtihanı

Posted in : Kent Kedisi on by : Kent Kedisi Tags: , , , , , , , , ,

bu yengeç konusu, doğumgünümün yaklaşmasından mütevellit, pek bir dilimde bu aralar.
bugün de, yengeçliğimin doruğunda olduğum bir dolunay gecesindeyken, biraz yazasım geldi tabi.

dolunay deyince benim aklıma ilk gelen; bir şeylerin her zamankinden “çok” olması. arzular çok, huzursuzluk çok, kırılganlık çok, enerji çok. yengeçlerde zaten bu “çok”luk normal zamanlarda bile varken bir de üstüne dolunay herhalde kaymaklı ekmek kadayıfı tarifi gibi bir şey oluyor.

mesela diyorum Frida, sevgili doğumgündaşım, nasıl başa çıkıyordu bu dolunay işiyle? zaten ruhu sığmıyorken bedenine, o günlerde, ne yapıyordu susturmak için kendini? bence frida, yani izlediğim kadarıyla filmini, okuduğum kadarıyla hakkındaki kitapları, susturmamayı seçiyordu. daha da çok haykırıyordu belki içindekileri coşkuyla..

ya da Jack White. malum, kendisi zaten neredeyse deli kategorisinde bir insan. “love is blindness”i bono’dan daha güzel söylemesi hiç tesadüf değil. aşkın nasıl körleştirebildiğini bir yengeç bilmeyecek de kim bilecek?

sırada bir başka efsanemiz Chris Cornell var. bence o konuyu çözmüş ve şarkı sözleriyle de kayda geçirmiş ki yanlış anlaşılmalara mahal olmasın..

“Suddenly I can see everything that’s wrong,
With me, yeah.
What can I do, I’m the only thing I really have, at all.”

yengeçlerin hayalciliğine en uygun film “eternal sunshine of the spotless mind”dır mesela. ve evet, aynen filmdeki gibi, bir yengeç ancak hafızasını sildirmeyi başarırsa unutabilir bazı şeyleri. acı olan; neyi denerse denesin aynı noktaya geri dönmesi olur onun için. işte bu açıdan süper bir yengeç filmidir. ve filmin şarkısı da bir başka yengeç insanı beck’e aittir 🙂

bu yengeçlerin dertleri saymakla bitmez. Marcel Proust’un “Kayıp Zamanın İzinde”si neden o kadar uzundur zannediyorsunuz? Franz Kafka’sından Antoine de Saint-Exupéry’sine kadar yengeçler kendilerini ve karışık dünyalarını anlatmaya çalışmışlar da çalışmışlar. aralarında Pablo Neruda gibi olanlar, kendini anlatmanın yolunu şiirlerde bulmuş. ve bakın neler demiş:

Naked, you are simple as one of your hands,
Smooth, earthy, small, transparent, round:
You have moonlines, applepathways:
Naked, you are slender as a naked grain of wheat.

sevgili yengeçler, işte öyle kah coşkulu kah üzüntülü, kah çok seven kah kırgın, böyle geçip gidecek günler. doğumgünümüz şimdiden kutlu olsun!