Year: 2020

  • gelen gideni aratmasın

    gelen gideni aratmasın

    Hiçbir yıl sonu yazısına başlarken bu kadar zorlanmamıştım. Düşüncelerimi toplamaya çalıştığımda kendimi – en çok Alison Moyet versiyonunu sevdiğim – “The Windmills of your Mind” şarkısındaki gibi hissediyorum. Sonsuz bir düşünce döngüsü, uçsuz bucaksız..   2020’yi şu şekilde bitirebilmek yeterliydi sanırım: hayattayım, sevdiklerim hayatta, bir travma yaşamadan kapatıyoruz. Eyy 2020, geldin de geçtin ama ne…

  • şimdiki zaman.. neredesin?

    şimdiki zaman.. neredesin?

    “Şimdiki zaman.. Neredesin?” Evet. Sorum bu. Nerede bu “şimdiki zaman”? Nerede “şu an”dan aldığım tat, içinde bulunmaktan duyduğum haz, onu yaşamaktan kaynaklanan heyecanım, “tam da şimdi” fark etmelerim, uzun uzun yaşanan saniyeler, spontanlık? Neredeler? Bu soruyu sormam uzun zamandır farkında olduğum bir gerçeği kendime itiraf etmiş olmamdan. Farkındaydım ama oralı değildim. Gerçek şu: Ya geçmişin…

  • en çok neyi?

    en çok neyi?

    bu dönemde şu sayfaların başına çok oturdum. her seferinde nereden başlayacağımı bilemedim, başlayamadım, nasıl devam edeceğimi bilemedim, bitiremedim. küçük küçük notlar düştüm tarihe, ama içimdekini dışıma çıkarmayı, yazıya dökmeyi başaramadım. en çok neyi yazmak istediğimi düşündüm sonra. içinde bulunduğumuz garip durumumu mu, çeşitli çaresizliklerimizi mi, normalin ne demek olduğunu artık bilmememizi mi, gerçekle bağımızın kopmasını…

  • sorma..

    sorma..

    Duygusuz gözüküyordu. Yoo yoo, asla umursamaz değil ama başka bir şey.. Fazla özgür belki.. Derin şeyler hissetmekten uzak, günlük hazların peşinde.. Kendi tutkularını, isteklerini birçok şeyin üstünde tutan. Bazı şeylerin o istediğinde istediği şekilde olmasına izin veren ancak. “Buyurgan”…  Ama içinde, derinde bir yerlerde, kurduğu o koca koca cümlelerin ardında, sanki zamanında çok kırılmış, kırılmamak…

  • simetriye bayılırım: 2020

    simetriye bayılırım: 2020

    insanın alışkanlıkları değişmiyor belki ama dönüşebiliyor.. mesela yıllardır yıl bitmeden yazılan “yeni yılı karşılama” yazıları yeni yılın ilk günlerine kalabiliyor. belki de, yaş aldıkça insan, yazmaktan çok yaşamak öne çıkıyor. ya da “ha bir hafta önce ha bir hafta sonra” duygusu hakim oluyor, acele etmek pek de anlamlı gelmiyor. uzun lafın kısası, 2020 yazısı şu…